Cuma, Kasım 01, 2013

Postalar Yerine Konuyor

İşim gereği genellikle yurtdışında olduğumdan tekne inşaatımın başında sürekli bulunamıyor, ancak ayda bir kere zaman bularak - yaratarak - gelebiliyordum, Tuzla Tersane bölgesine her yaklaştığımda içimi buran garip bir heyecan duyduğumu bugün de hatırlıyorum...

Kasım 2010'da atölyeye geldğimde gördüğüm ilerleme beni çok şaşırttı : postalar yerine konmuş ve yerde demet halinde duran kereste ve şeritler "tekne" görünümü almaya başlamıştı... Fotoğraf makineme sarıldım ve sağından solundan birçok resim aldım :


-- Omurga teknenın yapılacağı nihayi yere taşınarak altı zeminde duran kalın kalaslarla beslenmiş temeller üzerine konulur.

-- postalar birer birer yerine konur, bunları geçici olarak yerlerine tutturmak gerekir. Bunun için askıya alınmış boyuna kalaslara geçici 5/10 keresteler çakılır ve postalar dipten omurgaya yapıştırılır.

-- daha sonra güverteyi oluşturan yanaklar postalara sıkılarak üstten de kalıcı bağlantı yapılır.



devam edecek...





Çarşamba, Ekim 30, 2013

Tekne Yaşamı ve Kış...

Bir fotoğraf ve düşündürdükleri...

Yelkenliler sadece bir taşıt aracı veya tatilde gidilecek bir alternatif değil, aynı zamanda bir ev.
Herkes gibi normal evlerde, apartmanlarda yaşamak yerine denizde ve teknede yaşamı seçenler için kış ayları zordur. Isınma problemi, nem ve kondensasyon ( soğuk yüzeylerde su buharı yoğuşması ) bu tür bir yaşamı seçenler için zorlukların başında geliyor. Ama nafile, sevdik şu denizi bir kere... :)

                   
Alvah Simon tarafından yazılan ve Cruısing World isimli dergide yayımlanan bir makaleden alınan bu fotoğraf (Rhode Island/USA'da bir marinada çekilmiş) bize çok şeyi anlatıyor. 

Ve moral veriyor.

Osman Atasoy ve Sibel Karasu'nun başardığı Horn Burnu-Antarktika gezisinin; çektikleri zorlukların, serin, hatta soğuk kış gecelerinde hepimize güzel bir örnek teşkil etmesi gerektiğini düşünüyorum.... Teşekkürler Osman, teşekkürler Sibel, zoru başararak denizcilik ve kaşiflik ruhunun Türk Milleti'nde de olduğunu tekrar ispat ettiniz.

Salı, Ekim 22, 2013

Tasarımın Gücü

Tekne planımı çizmiş ve buna istinaden 2010 yılının Mart ayında proje işlerini başlatmıştım.

Yeni teknemin proje işleri Karataş Yacht Design tarafından yürütülürken ben de üst bina ve teknenin profili nasıl olabilir sorusuna cevap arıyordum. Bu konuda fazla bir tecrübem olmadığından özellikle üst bina için yaptığım çizimler kendi içime de sinmemişti. Bu konuda İbrahim Karataş ile birçok fikir alışverişi yaptık, ta ki İbrahim 2010 Mayısında aşağıdaki eskizi masanın üzerine koyana kadar....

Design : İbrahim Karataş - Mayıs 2010

Tasarımın gücüne bir kez daha inandım. Çizimi görür görmez aradığım cevabın bu olduğunu anladım ve bu şekideki profili hemen kabul ettim. Daha sonra üst bina ve profil detayları tamamen bu çizime sadık kalınarak yapıldı. 

İbrahim Karataş gibi çok ender bulunur bir tasarımcıya burada tekrar teşekkür ediyorum.

Günümüzde bu denli gelişmiş 2 ve 3 boyutlu çizim programları olmasına rağmen, tasarlanan ürünün ( bu bir bina ya da tekne olabilir, farketmez) aslını oluşturan ana çizim elle yapılır !!! Ancak bu basit şekli kolayca çizebilmek için bir ömür boyu o konuda tecrübe kazanmak gerekebilir...

Artık Melody II yatı tam olarak aklımda şekillenmişti...

Pazartesi, Ekim 21, 2013

Melody II - Gövde ve Kabuk

Melody II gövde kaplaması için yapılan hesaplamar sonucunda 4 kat laminasyon ve 32 mm kabuk kalınlığı yapılması öngörülmüştü. Daha önce verdiğimiz karara istinaden postalar sökülmeyecek ve yerinde kalacaktı.

Kabuk malzemesi olarak maun ağaç kullanılmasına karar vermiştik.

Melody II Gövde Kabuğu bitmiş hali


1.Kat Boyuna Triz İç Kaplama: Teknenin karinasında oluşan değişken açılara göre boşluk bırakmadan birbirine geçecek dışbükey-içbükey şekilde doğranmış ve silinmiş maun kereste postalara dik gelecek pozisyonda boyuna döşendi. (Kalınlık:16 mm, Yükseklik: 50 mm, Boy : Serbest) Maun Kereste.
Epoxy yapıştırıcı sürüldükten sonra postalara işkence ile baskı uygulanarak yapıştırıldı. Bu yapıştırma işlemi esnasında sürekli olarak ölçü kontrolu yapılır ve gövdede tam simetri sağlanır. 
Ayrıca her postaya çifter ağaç vidası sıkıldı. Bu vida tamamen ahşap kaplamalar içinde gömülü kalacağından bir sakınca yaratmıyor. Bu katman yapıştırıması bittikten sonra önce kaba, sonra ince zımpara yapılarak yüzey tesviyesi sağlandı.

Triz kaplama detayı


Triz kaplama üzerine yapılan +45 Diyagonal kaplama

2. Kat +45° Diyagonal Kaplama: Mevcut kaplama üzerine  maun papeller 45 derece açıyla yapıştırıldı.
( Kalınlık: 4 mm, Genişlik: 200 mm, Boy: Serbest) bu yüzeyde işkence ile baskı uygulanamadığından plastik ve paslanmayan zımba teliyle alt katmana tutturuldu. Zaten bu çakma işlemi epoxy yapıştırıcı tam kürünü alıncaya kadar iki yüzeyin birbirini tutması içindir. Bu zımba tellerinin açıkta kalan kısımları yüzey tesviyesi esnasında traşlanır ve kaybolur.

+45 Diyagonal kaplama tamamlandı

3. Kat -45° Diyagonal Kaplama: Aynı 2.kat kaplamada olduğu gibi 4 mm kalınlıkta maun papeller mevcut yüzeyin üzerine aynı yöntemle kaplandı. Ancak bu kez kaplama yönü yatayla -45° açı yapacak şekildeydi. Birbirine dik iki farklı yönde yapılan bu kaplamalar ilerde teknenin maruz kalacağı dalgalı denizlerde gövdenin farklı yönlerden gelecek olan güçlere karşı daha dayanıklı olmasını saglayacaktı.
Gövdede iç kısımdaki postalarla yapılan metal saplama gibi bağlantılar bu katta yapıldı, çünki son kat kaplama üzerine sadece ince katmanlar uygulanacaktı.

Gövde iç bağlantıları ve saplamaları en geç 3.katta yapılır

4. Kat Boyuna Triz Dış Kaplama: 9 mm kalınlıktaki maun kereste son ahşap kat olarak boyuna döşendi. Plastik zımba telleri için bu kalınlık fazla geldiğinden daha değişik bir yöntem kullanıldı: Çivi.
30 mm boyunda kalaylı çiviler 40x40 mm ebadında ve 8 mm kalınlıkta kontraplaklara çakılır, daha sonra bu çiviler 9 mmlik tahtaları epoxy yapıştırıcı kürünü tamamlayana kadar yüzeye tutturmak için üstten çakılır. Burada geçici kontraplak parçaların görevi, çiviler kerpetenle sökülürken kolaylık sağlamak ve asıl gövde yüzeyini ezilmelere karşı korumak içindir. Ortaya çıkan çivi deliklerine bildiğimiz kürdanlar çakılır, (muhtemelen gürgen ağaçtan) daha sonra tüm yüzey temizlenir, kabadan inceye zımpara yapılır ve fiberglass elyaf kaplama işlemine hazır hale getirilir.

Son kat uygulaması

Çivi deliklerine kürdanlar çakılarak kapatılıyor 



Son ahşap kaplama (Dış Triz) bitmiş hali





Pazar, Ekim 20, 2013

İmalat Başlıyor - Omurga ve Postalar


Melody II yatının omurgası 2010 yılının Eylül ayı başında kızağa kondu.

İşlerimin ters gitmesine ve gelirlerimin düşeceğini bilmeme rağmen İstanbul Tuzla Tersaneler bölgesinde yeralan Aydos Yat ile anlaşma yapmış ve avansı ödemiştim. Halen elimde bulunan Melody isimli 12 metre boyunda Beneteau Cyclades 39 modeli yelkenlimi satarım, zaten bir miktar nakdim de var diye düşünerek hiç tereddüt etmeden imalatı başlattım.



Ahşap tekne yapımının ilk aşaması omurga yapımıdır. Çalışma kolaylığı bakımından tekneye başaşağı da başlananilir, ancak daha sonra ağırlık arttıkça başyukarı konumuna getırmek için vinçle kaldırıp döndürmek gerekebilir. Benim tekneme normal şartlarda durduğu şekilde, yani başyukarı olarak başlandı.

Omurga Yapımı :

Tekneyi ve postaları tutan en önemli parça olan omurgayı yapmak için;
--Zemine tekne boyunca dikine bir kalas yatırılır. Bu kalas tam olarak yatay pozisyonda yere yakın bir şekilde sabitlenir.
--Projeye uygun olarak tekne karinasının şeklini veren 5/10 kereste dikmeler posta hizalarında boyları kesilerek konur. Kalasın iki yanına konan bu dikmelerin üstüne yatay bir 5/10 kereste daha konarak sehpa yapılır. Melody II'nin projesinde posta aralıkları 40 cm olarak belirlemişti, bu nedenle her posta hizasına ayrı bir sehpa yapıldı.
--Irocco ağaç 20 mm kalınlıkta şeritler halinde kesilerek sehpa-kerestelerin üstünde lamine yapılır.




--Şaft ve dümenin geldiği yerlerde omurga daha geniş yapılır.
--Teknenin burun kısmı ayrıca yapılır, burada dayanımı artırmak için daha ince şeritler, daha çok laminasyon gerekir, 5 mm kalınlıkta 20 yaprak kullanılır.




Posta Yapımı:

Postalar tekneyi dikeyde tutan, üst bina ile gövdeyi bağlayan, özellikle klasik ahşap teknelerde önemli bir strüktürel elemandır. İnsan anatomisinde omurga - tekne için de aynı - ne denli önemliyse insan kaburgasına benzeyen postalar da tekne için önemlidir. 

Yapıştırıcı kimyasalların gelişimi sonucunda yeni yapılan bazı ahşap teknelerde tekneyi hafifletmek için postalar sökülerek sadece ahşap kabuk bırakılıyorsa da, bizim için sağlamlık kriteri daha önde geldiğinden postaları sabit yapmaya karar verdik.

Malzeme olrak maun ( akaju ) kullanılmasına karar vermiştik.

Melody II'nin omurgasına başlandığı esnada, bir yandan buna paralel olarak posta imalatına da başlandı. Posta yapım ve montaj aşamaları aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

-- Plotter'da 1/1 ölçeğinde print alınan posta eğrileri projesi düz beton bir zeminde sabitlemiş marin kontraplak üzerine yatırılır.
-- bunun üzerine epoxy yapıştırıcının bulaşmaması için kalın bir naylon kaplanır.


--daha sonra önceden herbiri 10 cm boyunda kesilmiş olan 50x50 mm köşebent profil, ilk yapılacak posta eğrileri boyunca 20 cm aralıklarla dizilir ve bunlar projenin üzerine sağlam vidalarla sabitlenir.

-- 5 mm kalınlıkta kesilmiş olan ahşap şeritler aralarına epoxy sürülerek projedeki posta eğrisinin şeklini alacak biçimde yatırılır, bu esnada işkenceler ile köşebentin üzerine sıkılır. Yapışmanın sağlıklı olması ve şeritler arasında aralık kalmaması bakımından bu işkenceler çok sık atılmalıdır.


-- posta katmanları arasına sürülen epoxy, tam olarak kürünü tamamlayana kadar ( oda sıcaklığında yaklaşık 24 saat ) bu parçalara dokunulmaz.
-- ertesi gün işkenceler sökülür, posta el planyası ve zımpara ile temizlenerek montaja hazır hale getirilir.
-- aynı işlem herbir posta için ayrı ayrı tekrarlanır.





Melody II'nin postalarının imalatı Eylül 2010 ayında devam etti, Ekim başında da bunların omurgaya montajına başlandı. Montaj konusunu ayrı bir yazıda ele alacağım.





Teknemin Projesi Çiziliyor

Tekne yapımı konusunda hiçbir tecrübem yoktu. Ama mesleki deneyimlerim bana iyi bir proje olmadan iyi bir tekne yapmanın mümkün olmadığını söylüyordu. Bu nedenle işe projeden başlamam gerektiğini biliyordum. Her ne kadar tasarım konusunda bilgi sahibi olsam ve kişisel merak nedeniyle çizim programlarını iyi kullanabiliyor olsam da bir Gemi İnşaat Mühendisine ihtiyacım vardı.

Şubat 2010'da teknemin projesini artık tam olarak çizmiş ve planı çözmüştüm, yani ne istediğimi artık tam olarak anlatabilirdim.

Piyasada yaptığım araştırmalarda şunu anladım : Bu konuda tersane seçimi kadar bu işin mimarı olan kişi de önemliydi. Bu mimar projemi iyi ve doğru hazırlarsa hem maliyet hesabımı iyi yapar, malzemeyi doğru olarak tedarik ederim, hem de işleri verirken kolayca "şu yapılacak" diyebilirdim. Osman Atasoy'un gezileri, Uzaklar II isimli yeni teknesi çok hoşuma gidiyor ve ben de böyle metal sac gövdeli sağlam bir tekne yaptırabilirim diyordum. Doğrusu, bu tekneye olan ilgim ve beğenim beni İbrahim Karataş'a götürdü.

İbrahim ile Tuzla'daki ofisinde yaptığımız ilk toplantıda ona projemi gösterdim, sac gövdeli, 15 m boyunda sağlam bir okyanus yelkenlisi yaptırmak istediğimi ve bu teknenin içinde deniz hayatında yaşamak isteğimi söyledim.  Uzun uzun konuştuk, o toplantıda bana sac gövde yerine <em>ahşap lamine </em>yaptırmayı önerdi. Malzemeleri iyi tanımadığım için epoxy ile lamine edilmiş ahşabın son derece sağlam bir kabuk oluşturabileceğini henüz bilmiyordum. Sac gövde çok sağlamdı ama bazı sakıncaları vardı : 
--zamanla teknenin iç kısmında ulaşılamaz noktalardaki korozyonun önüne geçilemiyordu, iç kısımda tamamen. epoxy boya yapmak gerekiyordu ki, bu da hem pahalı bir işlemdi, hem de tam sonuç vermiyordu.
--serin havada ve soğuk denizlerde metal içeriden terleme ( kondensasyon ) yapacaktı.
--motor çaışırken çok titreşim yapıyordu.
--metal gövdenin teması soğuktu.

İbrahim bana daha önce yapılmış bir yatın lumboz için kesilerek çıkarılmış bir gövde kesiti örneğini gösterdi, ve bana şunu söyledi : "Eğer içinde yaşamayı planlıyorsan, yatında çelik değil ahşap gövde yaptır, sert ahşap eğer bu şekilde epoxy ile lamine edilirse neredeyse aynı mukavemete sahip olur ve sen de çelik bir konserve kutusu içinde değil, ahşabın içinde yaşarsın..."

Gösterdiği kesit yaklaşık 40 mm kalınlığındaydı ve ince ahşap levhaların kat kat yapıştırımış olduğu görülüyordu. Parçayı şöyle bir elimde çevirip inceledim, ahşabın sıcaklığını hissettim ve o anda bunun bana daha uygun olacağını düşünmeye başladım. Daha sonraki haftayı ahşap ve metal tekne gövdesi konusunda yerli ve yabancı kaynakları inceleyerek geçirdim ve metal yerine ahşap lamine bir gövde yaptırmaya karar verdim.

İbrahim bana bu işin yapımcılığına girmeyip Proje+Kontrolluk hizmeti verebileceğini söylemişti. Bunun üzerine Istanbul Tuzla'da ve Bartın'da tekne imalatı yapan yerlerle görüşmeye başladım. Soğuk bir Mart sabahında Bartın'a doğru yola çıktım, sabah görüşmelerimi tamamlayıp öğleden sonra Tekkeönü Köyündeki tersaneleri inceledim. Gezdiğim imalatçılardaki ortak nokta, ellerinde aktif olarak halen yapılan bir iş olmamasıydı, mevcutta bulunan tekneler finansman yokluğu ve yaşanan kriz sebebiyle bekleme durumundaydı. Bartın'a gidiş-gelişin ve daha sonraki 28 km lik virajli yolun bu işin birebir takibini bayağı güçleştireceği aklımdan geçti.

Mart 2010'da Karataş Yacht Design - İbrahim Karataş ile anlaşma yaparak proje avansını ödedim ve işe başlandı, artık ok yaydan çıkmıştı.  Sonraki aylar proje hazırlığı içinde geçti, bir yandan mühendislik hesapları ve gövde formu oluşturulurken bir yandan imalatçı arayışlarım devam ediyordu. Proje çizimi ile ortaya çıkan detaylara göre maliyet hesapları yapmaya başlamıştık. Kendi işim nedeniyle ağırlıklı olarak Moskova'da bulunmam ve diğer yurtdışı iş gezilerim nedeniyle proje yavaş (fakat emin adımlarla) ilerliyordu.

Daha sonra kendi kararımı sorguladığımda; İbrahim Karataş gibi kıymetli ve konuyu çok iyi bilen bir arkadaşla çalışmak kararımın bugün de son derece doğru olduğunu düşünüyorum.

2010 yılının Ağutos ayında proje belli bir noktaya geldi, konstrüksiyon çizimleri bile yapıldı. Bu arada kendi işmde ciddi bir krize girdim, yurtdışında bazı ortaklıkları sonlandırmak zorunda kaldım. İş hacmimde daralmalar olacağı aşikardı. Aslında mantıklı bir işadamı olarak projeyi daha sonra uygulamak üzere rafa kaldırabilir ve imalata daha sonra finansmanı tam olarak bulunca başlayabilirdim. Ama bunu yapamadım tabii.

Hani "akacak kan damarda durmaz" derler ya....

Neden Yazmalıyım ?

Aslında bu soruyu birçok kez kendime sordum: Neden yazmalıyım diye...

Genellikle okumayan bir toplumda yaşıyoruz. Okuma alışkanlığımız genellikle gazete ilk sayfası, futbol haberlerinden ileri gitmiyor. Aramızda biraz daha "kültürlü" olanlarımız dergileri okuyor. Roman okuyanlar da var tabii. Konu düşünce ile ilgili kitaplara gelince okuyucu sayısı iyice azalıyor. Çevre ile iletişimi okuyup anlayarak değil, görsel ve işitsel medyada, sosyal medya'da, tv kanallarından sağlamayı seçiyoruz. Sonu gelmeyen, yayımlandıkça yazılan diziler  hayattaki davranışlarımıza temel teşkil ediyor. Bilimsel veya herhangi bir konuda araştırma yaparak bu tecrübeleri derleyen kişi sayısı bence çok az, bu da araştırmayan, düşünmeyen, kendisine verilen ya da dayatılan konulara kolayca inanan ve bunları kabullenen "sığ" bir toplum yaratıyor.

İtiraf etmeliyim ki, son yıllarda ben de dergi ve gazete okumaktan başka birşey yapamadım.... Haa, bir de ipad üzerinden Facebook'taki çeşitli yazıları ve bazı gazetelerde yayınlanan makaleleri de okuyorum tabii.

Benim bu kişisel görüşüm doğal olarak resmi istatistiklere felan dayanmıyor tabii, sadece gezdiğim birçok ülkede metro, otobüs gibi toplu taşıma araçlarında gözlediğim okuyucu sayılarına ve davranışlarına göre oluşuyor. İnternet üzerindeki Türkçe makale, yazı vb. sayısı popüler bazı lisanlara - hatta popüler olmayan lisanlara - göre o kadar az ki.... Sığ bir toplum olmaktan kurtulmak, gençlerimize ve ilgilenenlere bir kaynak bırakmak için yazmak ve bildiklerimizi, fikirlerimizi üşenmeden, korkmadan toplumun diğer fertlerine iletebilmeliyiz. Hepimiz birer yazar olarak kitaplarımızı bastırıp dağıtamasak bile bloglar ve arama motorlarıyla bunların bulunmasını, okunmasını sağlayabiliriz.

Tekne yapımı, deniz yaşamı ve yelkenle seyahat konularında burada yayımladığım text, görsel ve işitsel malzemeler ilerde genç dimağlara ışık tutabilir ve bu konuları araştıranlara kaynak olabilir diye vakit buldukça ve zaman yarattıkça yazıyorum ve paylaşıyorum.