Pazartesi, Mart 07, 2016

Bir Yelken Direği Muhabbeti...

2010 Yılı Eylül ayında Melody II teknesi inşaatına başladıktan sonra ahşap, krom, boya, elektrik ve mekanik işler birbirini takip etmiş, neredeyse tüm satın alınacak malzemeler belirlenmiş ve bir kısmı da elimdeki mevcut para ile temin edilebilmişti.

Bayağı büyük bir kalem olan direk konusunu ise sonraya bıraktım, bunun nedeni imalat sırasına göre, tekne önce denize inecek ve direk montajı denizde yapılacaktı.

2011 Ağustos ayında İzmir'den Emrah Öğe ile anlaştık ve direk, tüm direk aksamı çarmıhlar ve liftinleri Selden marka olarak sipariş ettim. Bir önceki teknemde Beneteau firması tarafından sanki makara ipliği gibi konan çarmıh halatlarından korktuğum için kalınlık konusunda israr etmiş, ayrıca Dyform denilen ve kopma mukavemeti aynı çaptaki standart halata göre daha da yüksek olan çelik halattan seçmiştim. Artık en sert havalara bile çarmıhlarımdan korkmadan girebilirdim. Geçen yıl Göçek'te bir Amel 55 teknesinin detaylarını incelediğimde Çarmıh halatlarımın ve liftinlerin onunkilerden bile bir gömlek yukarıda olduğunu görüp sevindim.

Selden firmasına montajdan en aşağı 4-5 ay önce sipariş vermek gerekiyordu, çünkü imalat sırasının beklenmesi, nakliye ve gümrükleme için büyük zaman kayıpları olabiliyordu. Ancak montaj tarihi bence daha sonra olacağı için bu konuyu habire erteledim. Zaten tekneyi suya indirirken finansman olarak bayağı zor bir durumdayken şunu düşündüm :
"Olsun, denizdeyim ya !.. Bir süre yelken yapmasam da olur"

Melody II yatını 8 Temmuz 2013 yılında denize indirdikten 1 yıl sonra bakiyeler ödendi, sayın direk hazretleri 2014 yılının Kasım ayı sonunda en nihayet İzmir'de gümrüğe teşrif ettiler. 22,5 m uzunluktaki heyula gibi olan direk, iki parça olarak gelecek, ve montaj esnasında bu parçalar usulüne uygun olarak vida ve perçinlerle tutturulduktan sonra tekneme montajı yapılabilecekti. Direği tek parça olarak getirmek ancak direk bedelinden daha fazla bir masrafı göze alarak özel TIR vb. ile parsiyel yük olarak değil, ayrıca getirmekle mümkündü, tabii bunu yapamadım.

İzmir'de Gümrükleme sırasında - direk TIR ile paketli olarak geldi

Teknemi denize indirdikten sonra bunca zaman içinde; 5 ay kadar Tuzla açıklarında alargada kalıp bazı eksik imalatları tam olarak bitirdim, 1 Aralık 2013'te 10 ay Trilye balıkçı barınağında kaldım, daha sonra Ekim 2014 başında Akdeniz'e doğru hareket ettim. Bende güzellikleriyle derin izler bırakan Paşalimanı, Lapseki, Çanakkale Boğazı, Bozcaada'yı geride bıraktıktan  sonra 1 aydan fazla Ayvalık açıklarında alarga, biraz Eski Foça, gene 1 ay kadar Sığacık doğal limanında alargada kalarak direğimin takılmasını bekledim. Bütün bu yolu yelkensiz olarak motorla cayır cayır mazot yakarak gelmiştim. Bu güzel anılardan ve güzel kıyılarımızdan başka yayınlarda bahsetmeyi planlıyorum.

Direk montajı 7 Aralık 2014 tarihinde Sığacık Teos Marina'da yapıldı.

Direk montajından günler önce başlayan hazırlıklar ve birleştirme işlemi 
Vinç önünde son hazırlıklar yapıldı
Vinç mapalarının direğe zarar vermesini önlemek için direğe sargılar sarıldı
Zor işler...
Liftin sıvamaları özel hidrolik aparat ile yapılırken
Liftinler 2010 yılında yapılan çarmıh ayaklarına birebir oturdu, tüm ölçüler doğru ve işler profesyonelce yapılmıştı

Direk montajı tamamlandıktan sonra daha önce anlaştığım Admiral firmasından ekipmanlar geldi, baş ıstralya için 1500W elektrikli genoa furling, iç ıstralya için manuel furling, aluminyum boruları ve diğer parçaları takibeden günler içinde yerlerine takıldı.

Artık teknemin direği de vardı...


Direk işinden sonra Admiral marka elektrikli furling de takıldı. - Teos Marina lift havuzu 

Sığacık açıklarında demirdeyken - Artık teknemin direği de var !

Yük altındaki arma - Hisarönü'nde seyirdeyken
Direğe de tırmandım...
Melody II  Bodrum Cup 2015 yarışlarında
Artık sıra yelkenlere gelmişti, yeni yelkenlerin siparişini o günlerde verdim, Emrah Öğe'den geçici olarak temin ettiğim eski yelkenler takıldı, soğuk mu soğuk bir Ocak sabahı erkenden Sığacık'tan ayrılarak güneye, Hisarönü Körfezi'ne olan yolculuğumuza devam ettik.  

Ayrılmak kolaydı, demiri alıvermek yetiyordu. Uğurlayan kimsemiz yoktu...


Pazar, Mart 06, 2016

Bir Denize İndirme Hikayesi

Melody isimli Beneteau Cyclades 39 Feet bir teknem varken ve gayetle de memnunken, Melody II isimli yeni bir tekne inşaatına karar vererek hayatımda önemli bir değişiklik yapmıştım. Bu karar cesaret ve para gerektiren bir karardı.

Bu, karasal yaşamı ve büyük şehirleri bırakıp deniz yaşamına dönmek demekti.

Aynı zamanda hem risklerle dolu, hem de büyük bir uğraşı gerektiren, içinde ustalar, taşeronlar, malzemeciler, habire seyahat, vergi ve gümrük işlemleri olan karmaşık işlere balıklama dalmak demekti. Sonuç hüsran ve büyük bir para kaybı da olabilirdi.

Tuzla Tersanedeki yapım süreci olan 3 yıl boyunca hiç kimsenin gelip ahşap bir kotra sipariş etmeyişinin nedeni belki de buydu... Tek "sivri akıllı" bendim galiba.

2009 Ağustos ayında Bodrum'da bir hayal ile başlayan Melody II yapım hikayesi, PC başına oturup bir yandan araştırma ile zaman harcanarak, Tuzla, Bartın, Kurucaşile, Tekkeönü köylerine gidilerek oluşturuldu, 2010 Mart ayında proje için ödediğim avans ile ciddiye bindi, 8 Temmuz 2013 tarihinde Tuzla'da denize indirilmesi ile ve 07 Aralık 2014'te Sığacık'ta direk montajıyla devam etti. Son olarak 2015 Ağustos ayında geçici yelkenlerin çıkarılıp yeni yelkenlerin takılmasıyla tamamlandı. Bu işi tam olarak bitirebilmek için 6 yıl gerekmişti.

Teknemi denize indirdiğim o gün hayatım değişti. Daha önceleri zaman zaman Güneye gelerek yelken yapmak fikrini bir kenara bırakmış ve artık sürekli olarak teknemde bulunmak istiyordum. Bu, emekli olduğum anlamına gelmiyordu, zaten yıllar önce kurduğum işimi "İleride bir teknem olacak, onda hem sürekli olarak yaşayacağım, hem de çalışacağım" diyerek ona göre kurmuştum.

O gün bu gündür teknemde yaşıyorum.

06 Mart 2016, sabah 06.30, Bencik Koyu
Tekneyi denize indirmek aslında çok ciddi bir olaydır. Birçok beklenmedik sorun çıkabilir, yıllarca harcanan emek ve para boşa gidebilir.

Fiilen Eylül 2010 yılında inşaata başladığımda bol para desteğiyle tüm işler hızlı bir şekilde ilerliyor, ahşap, krom, boya, salma, motor ve altyapı işleri hızla ilerliyordu. Ancak zaman geçtikçe ilk keşif bütçesi önce delindi, sonra yırtıldı, inşaat sonuna yaklaşırken de bütçe falan kalmadı. Umduğum paranın iki mislini harcamış, ya da borçlanmıştım. Zor durumdaydım, işlerimin azalması nedeniyle kısıtlı olan gelirlerimden dolayı tersaneye yeterince para ödeyemez ve malzeme alamaz duruma girmiştim, buna paralel olarak temposu düşen tekne inşaatı arada bir tekneye uğrayan bir tıktık, iki şıkşık şeklinde çalışan 1-2 ustayla can çekişiyordu, en nihayet Aralık 2012 de tamamen durdu.

Tekne inşaatının fiilen ve sürekli olarak başında bulunmak için İstanbul'a dönmeye karar verdim. İnşaatların uzaktan kumandayla bitmeyeceğini, er veya geç bu işin başına gelmem gerektiğini zaten biliyordum.

Moskova'daki ofisimi orada çalışan kişilere bırakıp 2 Ocak 2013'te Tuzla'da Aydos Yatçılık'ın ofisine çöreklenip hem mevcut işlerimi, hem de teknemin inşaatını yerinde takip etmek üzere çalışmaya başladım.

Daha önce yıllarca şantiyelerde çalışmanın verdiği rahatlık ve kendine güvene sahiptim, teknik ve proje olarak karşıma çıkan sorunları hemen çizim yaparak çözebiliyordum. Elimin altında 300 m yürüme mesafesinde Tuzla Gemi Sanayi mahallesi vardı. İstediğim detayı piyasadan buluyor, satın alıyor veya yaptırabiliyordum.

Tek çözemediğim konu finansmandı, gerçi gelirlerim azalmış da olsa halen devam ediyordu, az da olsa ödeme gücüm vardı. Bazı işlerin yapılabilmesi için bir önceki işin tamamlanmış olması gerekiyordu. Kimisine peşin para, bazen senet, bazen açık hesap, kimine israr, kimine rica-minnet kimine de "ödemem" tehdidiyle stres içinde işe devam ettim. Arabam olmadığı için zaman zaman otomobil kiralıyordum, ancak genellikle yayan durumdaydım. Mecidiyeköy'deki home-office evimden Tuzla Tersane'ye her gün gidip gelmek gerekiyordu. E-5 yolundan, Halk Otobüslerinden, İstanbul trafiğinden nefret ettim. Bu yolu zaman zaman bisikletle gidip geldiğim de oldu. İstanbul'un tek sevdiğim tarafı, Bostancı-Pendik arasındaki kaymak gibi bisiklet yoluydu.

"Geldikten sonra 1-1,5 ayda tamamlarım" diye düşündüğüm inşaatı 6 ayda bitirebildim. Birçok işi  Tuzla açıklarında alargada yaptırdım, ya da elimle bitirdim.

Teknenin yapım süresince sigortası yoktu, halbuki bu konuya 3 senedir kendime göre inanılmaz derecede büyük paralar gömmüştüm ve büyük risk altındaydım, bir yangın çıkacak diye aklım çıkıyordu. Tersaneye bir haciz gelse benim tekneye de tedbir koyarlar ve yıllarca uğraşmak zorunda kalabilirdim. Bir keresinde çalışanlardan biriyle teknenin içinde sigara içmesi sebebiyle ciddi bir tartışmaya bile girdim.  

Teknem Haziran 2013 sonunda suya inmeye hazır hale gelince bir hafta önceden başlanarak kızak kaynak işleri yapıldı. Tersane ile deniz arasındaki 200 m yatay mesafe, kızakta, domuz yağıyla ve mazotla kayganlaştırılmış keresteler üzerinden kaydırılarak geçilecekti. Tuzla'da bu kaydırma işine uygun ustalar, büyük ırgat düzenekleri, çelik halatlar ve asfaltın altında büyük mapalar vardı.

Büyük bir sabırsızlıkla ve çeşitli kaygılarla beklediğim o gün en nihayet geldi. O geceyi oğlumla birlikte teknede geçirdik, bu teknemdeki ilk gecemdi... 7 Temmuz Pazar günü tekneyi dışarı aldık, 8 Temmuz 2013 sabahı santim santim ilerleyen kızak üzerindeki teknede denize doğru yol aldık. 200 m sinir bozucu yolculuk 4 saat sürdü, bu süre zarfında hesap kesmek için israr eden 3 büyük taşeronumla hesap kesmek ve bir sürü ödeme belgesi imzalamak zorunda kaldım.        

Sahilde ikram olarak aldığım baklavalar ve içecekler, gelen usta ve taşeronlar, çevreden bazı meraklılar bekliyordu. Şampanya kırılmayacaktı, ortada bu işi yapacak bir bayan maalesef yoktu..

Son hazırlıklar, karinadan son fotoğraflar, kızağa kızgın yağ sürme işlemi tamamlandıktan sonra teknem biz de içindeyken denize salındı, hızlanarak kızakta ilerleyen teknem mavi olmasa da (Tersane bölgesinde deniz kirliydi tabii) denize kavuştu.

O MUTLU AN !!!!!

Denizdeki o tatlı salınımı hissedip rahat bir nefes aldım, bütün çektiklerime değmiş, uğraşlarım boşa çıkmamıştı. Sevgili oğlum da yanımdaydı ve denize inme günlerini paylaşmıştık...

Melody II'yi ve sahibini artık güneşli ya da bulutlu günler, bol yıldızlı uykusuz geceler, rüzgarlı ve dalgalı havalar, engin denizler, kısacası sınırsız özgürlük bekliyordu.

Çok mutluydum, artık kara yaşamından kurtulmuştum...      

Tersaneden çıkarken
Melody II ilk defa açık havaya çıkıyor
Melody II kızak başında, denize inmeye hazır
Bu kızaktan kimbilir ne tekneler suya indi...
Melody II için özel olarak yapılan taşıma kızağı
İbrahim Karataş (sağda) ile birlikte hatıra
Denize indikten hemen sonra
Melody II çevredeki büyük gemilerin arasında minicik kaldı
Zaman zaman gerektikçe bağlandığım İ.T.Ü. Denizcilik Fakültesi iskelesinde
Melody II Tuzla açıklarında alargada
     

Perşembe, Mart 03, 2016

Tekne İç Tasarımı ve Yat Mobilyaları

İbrahim Karataş ile yaptığımız proje anlaşmasında tekne içi tasarımı konusu dahil edilmemişti, bu konuda kendime güvendiğim için bu işi kendim üstlendim. Meslek hayatım boyunca birçok iç mekan tasarımı ve bunların birebir uygulamalarını da yapmama rağmen yat iç tasarımı başlı başına farklı bir konu olarak hayatta karşıma çıkmıştı.

Sonuçta iç mekan projesini tabii ki kendim yaptım, her istediğim detayı özene bezene çizip, malzemeleri seçerek yaptırmaktan da büyük bir keyif aldığımı söylemeliyim.

Başlangıçta mangalda kül bırakmadan "Ben yaparım zati" dediğim yat iç tasarımının işin başına oturunca pek de öyle kolay olmadığını anladım. Mimaride yere düz inen duvarların yanına bir koltuk, masa vb. çizmek nispeten kolaydı, ama teknede düz bir duvar neredeyse hiç yoktu, bütün dış duvarlar eğimli olarak yapılıp ayrıca teknenin baş ve kıç kısımlarında bu da farklılıklar gösteriyordu. Zaten dar olan tekne alanında gereken tesisat boşluklarını bırakarak hiç bir hacmi boşa harcamadan bu dar mekanı çok iyi kullanmak gerekiyordu, bir de tekne sonuçta transport amaçlı kullanıldığında sallantı ve yelken esnasında bayılma konusu da dikkate alınmalıydı.

İlk çizdiğim tekne planındaki iç tasarımla gerçekte ortaya çıkan gövdenin, posta kalınlıklarının ve yüksekliklerin bazı farklılıklar ortaya çıkardığını görmüştüm. Neyse ki Moskova'dan gelerek sıkça yaptığım ziyaretlerde iç mekanda çok hassas ölçüler alarak ve daha sonra da çizimlere istinaden bunları kontrol ederek mevcut hacmi 1 cm3 bile kaybetmeden isteklerime (ve de hayallerime) uygun olarak değerlendirebildim.

Burada, Aydos Yatçılığın çok tecrübeli ve değerli ustalarına bir kez daha teşekkürü borç bilirim...

Melody II İç mekan genel yerleşimi 
Genel hatlar: Uyguladığım planda 2 kamara vardı, master kabini planda daha geniş olduğu için kıç kısıma yerleştirdim, misafir kabini ise baş kısımdaydı. Yatak odasının kıçta olmasının tek mahzuru teknenin şekli nedeniyle kıçaltına vuran soluganların biraz gürültü yapmasıydı, ancak bu konuyu bilerek es geçtim. Şu anda da bu konuda doğru karar verdiğime inanıyorum.

Farş zemini deniz seviyesinden sadece 10 cm aşağıdaydı, yani hiza olarak suyun altında yaşamayacaktım.

Teknede büyük bir salon yapmadım, çünkü sürekli misafirle dolup taşan bir hayatım olmadığı gibi, ağırlıklı olarak dış mekanda (kokpitte) oturulması daha iyi olacaktı. Tekne iki kişinin sürekli kullanımına uygun olarak dizayn edilecekti. Salon hacmi ikiye bölünerek mutfak ve yatak boyutundaki bir divanın bulunduğu Alt Salon, üç basamak çıkılarak 4 kişilik bir oturma grubunun ve kaptan masasıyla 2. dümen ve kontrol panelinin bulunduğu Üst Salon.

Tüm bölmeler 50 mm ızgara karkas üzerine 12 mm marin kontraplak+6mm marin kontraplak üzerine Alpi marka Teak kaplama+2 kat dolgu verniği+ipek mat cila şeklinde yapıldı. Banyo wc hacimlerinde ise son 6 mm kontraya suya dayanıklı beyaz laminat kaplama sıkıldı.

Kilit, kapı kolu ve tüm mobilya metal aksamı Hafele, anahtar ve prizler Vimar olarak satın alındı.

İpek mat cilalı Alpi Teak kaplama, kapı kolu ve elektrik prizi detayları 
Asma tavanlar çizdiğim tavan projesine uygun olarak 6 mm kontraplaktan marangozlar tarafından yerine alıştırıldı, daha sonra döşemeci 3mmlik ince bir sünger üzerine suni deriden asma tavan kaplamasını hazırladı. Tavanlar üstteki kemerelere cırt ile tutturuldu, bu sayede tavan içinde bir işlem yapılması gerektiğinde istenildiği zaman söküp takmak sorun olmayacaktı.

Asma Tavanlar
Zemin kaplamaları ve farşlar 12mm marin kontraplak üzerine suya ve darbelere son derece dayanıklı Aquafloor parkesini seçtim. Bu parke ahşap değil, tamamen PVC malzemeden yapılıyor ve yüzeyinde sıcak ahşap bir görünüm var. Parkeler, kullanılmaya başlandıktan sonraki 3 sene içinde inşaat esnasında ve teknede köpek olmasına rağmen hala tık demedi.
Sabitlenmeyen kapaklardan farş altındaki tüm ekipmanlara, vanalara vb. ulaşmak olasılığı var.

Farşlar ve zemin kaplaması
Kıç Kamara (Master Cabin) : İlk teknemdem dar mı dar basık mı basık kuyu gibi küçücük kamaralarından ve charter için yapılmış, sürekli tekne yaşamına uygun olmayan planından dolayı soğumuştum. Bu nedenle Master Kabin geniş, rahat ve kullanışlı olmalıydı.  Ortada çift kişilik yatak, iki yanda çift çekmeceli sabit komodinler, kitap okuma aplikleri, telefon şarjı vb. için 220V prizler, tv seyrederken oturmak ya da elbiseleri atmak için koltuklar olmalıydı. Alt pencerelerden ve üst lombozlardan, demirdeyken ve dinlenirken 3 tarafı görebilmeliydim. Tabii ki giysiler için yeterli dolap hacmi olmalıydı.

Karşı duvarda TV, altında video vb. elektronik ekipmanların yeraldığı dolap, kıç kamaradan özel olarak kullanılan büyük banyo-wc hacminde ayrıca 60x60 dolap ve altında çamaşır makinesi yer aldı.


Kıç Kamara Mobilya Yerleşim Planı


Kıç Kamara Mobilya Kesiti

Master Cabin şekillenirken-1

Master Cabin şekillenirken-2

Master Cabin Panoramic
Baş Kamara (Guest Cabin): Mekan kıç kamaraya göre daha dar olmasına rağmen burada da konforlu ve 160 cm genişlikte bir yatak, prizler, aplikler, eşya dolapları ve yeterli yükseklik olması gerekiyordu. Plan olarak ikinci bir kapıyla direk olarak baştaki wc-banyoya girilebilmesi ve gelecekteki misafirlerimin de mahremiyetinin sağlanması mümkün olabilecekti. Üstteki lombozlar, alttaki pencereler gereken ışığı sağlıyor, ayrıca tepedeki 60x60 hatch pruvaya doğru 45 derece açıldığında yazları demirdeyken ve ılık yaz esintileri daima pruvadan gelirken teknemin içinde doğal bir havalandırma sağlayacaktı.

Baş Kamara (Guest Cabin) Plan

Baş Kamara (Guest Cabin) Kesit ve Görünüş
Baş Kamara şekillenirken
Baş Kamara (Guest Cabin)

Mutfak : Teknem içinde yaşanabilir olacağına göre, mutfağı da kullanışlı ve uyumlu olmalıydı. Evye altı çöp kutusu, iki çekmece, bardak, tabak, tencere ve tepsi için yeterince dolap hacmi bulunmalıydı.
Ayrıca gazlı fırın ve mikrodalga, baharat, çay-kahve ve kuruyemiş için mini dolaplar olmalıydı.
Marin buzdolaplarının dudak uçuklatan fiyatlarını görünce piyasadan 12 ay taksitle aldığım 220 V dikey ev tipi buzdolabının motorunu değiştirerek 24 V hale getirdim, mutfakta kendine ayrılan yere yerleşti.  

Corian kaplı tezgah dolaplarının ulaşılamayan iç köşelerinden birine 85 litre içme suyu deposu, diğer köşesine ise 24 V üstten kapaklı ikinci bir buzdolabı yaptırdım. Fırınlı ocak altına buzdolabının motoru yerleşti. Sınırlı olan Mutfak hacmini son derece efektif ve işlevsel kullandığıma inanıyorum.

Tezgah üzerindeki şirin bir pencere ve önündeki baharatlar yaşayan ve kullanılan mutfağıma canlılık katacaktı...

Mutfak Plan

Mutfak kesit ve görünüş
Mutfak şekillenirken
Melody II'nin Mutfağı
Mutfak Penceresi
Alt Salon : Mutfağın karşısında olan Alt Salonda yatak olarak kullanılabilecek bir divan ve açılır-kapanır küçük masam olacaktı. Divan (80x210 cm) Fırtına ya da seyirde nöbet tutarken bu yatağa uzanıverip kestirmek iyi olur diye düşünmüştüm, hakikaten de bu işlevi aynen görüyor. Masa iki kişinin rahatlıkla yemek yiyip kahvaltı yapabileceği ya da laptop ile çalışılabilecek rahat bir yer olmalıydı. (Şu anda da orada çalışıyorum)
Bu divanın altına ise yedek halatlar, alet edevatlar, kısmen az kullanılan mutfak eşyalarını yerleştirdim. Yanımda kütüphanem var, başımı çevirdiğim anda ise otururken arkamdaki pencereden dışarıda ne olup bitiyor görebilecektim.

Alt Salon Planı

Alt Salon kesit ve görünüşü - 1

Alt Salon kesit ve görünüşü - 2
Melody II Kitaplık yapılırken

Alt Salon divanı yapılırken (pencere henüz açılmamış)

Alt Salon - 1 

Alt Salon - 2
Üst salon ve Kaptan Masası: Pilot House teknemin özelliği nedeniyle kokpitten birkaç basamakla iner inmez ana kontrol paneli, ikinci dümen ve gaz kolu, hemen yanında kaptan masası olmalıydı. Yelken seyri haricinde soğuk havalarda veya fırtınada buradan motor seyri yapılabilmeliydi.  Bunun karşısında ise yağmurlu ve soğuk havalarda 3-4 kişinin yemek yiyebileceği bir oturma grubu yer almalıydı. Bu oturma ve yemek yerinin en büyük özelliği diğer bütün yatlarda olduğu gibi "bodrum katta" değil, deniz manzaralı bir bir odada oturmak olmalıydı.

Pilot House formunu yukarıda anlattığım iki nedenden dolayı çok yanal rüzgar tutan bir yapı olmasına rağmen tercih etmiştim. Teknemi suya indirdikten sonra geçen 2,5 yıl içinde bu kararımın ne kadar doğru olduğunu tekrar anladım.

Üst Salon plan


Üst Salon kesit ve görünüş
Kaptan Masası, sol altta Alt Koridor ve dolapları yapım aşamasında

Kaptan Masası

Kontrol Paneli yapılırken

Kontrol Paneli ve ikinci dümen (şu anda takılı değil, gerekince takıyorum), sağda ikinci gaz kolu

Üst Salon oturma grubu yapılırken - 1

Üst Salon oturma grubu yapılırken - 2

Üst Salondaki oturma grubundan deniz manzarası seyretmek olanağı var.